Acıbadem Sağlık Bilimleri Dergisi
Permanent URI for this communityhttps://openaccess.acibadem.edu.tr/handle/123456789/1
Browse
Item 360 Derece Performans Değerlendirme Sistemi ve Özel Bir Sağlık Kuruluşu Uygulama Örneği(Acıbadem Mehmet Ali Aydınlar Üniversitesi, 2020-11-01) Bircan, Bahar; Bektaş, Gülfer; Aytaç, BüşraÖZET İşletmelerin insan kaynakları yönetimi fonksiyonlarından biri olan performans değerlendirmede etkinliğin ve verimliliğin ölçülebilmesi son derece önemlidir. Küreselleşmenin etkisi ile değişen ve gelişen koşullara uyum sağlamak durumunda kalan işletmeler için performans değerlendirme çalışmalarının önemi artmış, hem kamu hem de özel sektörde çeşitli yöntemlerle uygulanmaya başlamıştır. Özellikle son on yılda performans değerlendirme süreçlerinin ve yöntemlerinin hızlı bir ilerleme kaydettiği görülmektedir. Örgütler ise yaşanan bu değişimlere ayak uydurabilmek için, işgörenlerin; kendileri ve üstlerinin yanı sıra diğer çalışma arkadaşları ve bazı durumlarda hizmet veya ürün sundukları müşterileri tarafından da değerlendirilmesini sağlayan 360 derece performans değerlendirme sistemini tercih etmeye başlamışlardır. Bu çalışmada amaçlanan, 360 derece performans değerlendirme yönteminin sistem içerisindeki etkisine yer vermekle beraber, diğer hastane çalışanları için uygulanabilirliği konusunda zemin oluşturmaktır. Ayrıca, Türkiye genelinde hizmet sunan özel bir sağlık kuruluşunun 360 derece performans değerlendirme sistemi detaylı şekilde incelenmiş, değerlendirme detayları ve sonuçları paylaşılmıştır.Item 73 yaşında Kadın Hastada Ateroklerotik Kalp Hastalığına Eşlik Eden Cor Triatriatum Sinister(Acıbadem Mehmet Ali Aydınlar Üniversitesi, 2013-04-04) Mavioğlu, Levent; Mungan, Ufuk; Özeke, Özcan; Ertan, Çağatay; Özatik, Mehmet AliÖZET Cor triatriatum sinister oldukça nadir görülen bir konjenital kalp hastalığı olup sol atriumun, fibromüsküler membran ile iki faklı bölmeye ayrılması ile karakterizedir. İlk olarak 1868’de Church tarafından rapor edilmiştir (1). Oldukça nadir olarak gözlenen bu kardiyak anomalinin insidansı pediatrik yaş grubunda %0.1-0.4’tür. Erişkinlerde çok daha nadir olarak görülmekte olan cor triatriatumun tanısı ise sıklıkla rastantısal olarak konulmaktadır (2). Klasik olarak, hastalara neonatal dönemde veya erken infant dönemin de tanı konulsa da bazı vakalar erişkin döneme kadar saptanamayabilmek tedir. Vaka sunumumuzda, koroner arter hastalığı nedeniyle cerrahi plan lanan ve preoperatif incelemede rastlantısal olarak cor triatritum sinister saptanan 73 yaşındaki kadın hastadan bahsedilmiştir.Item A Case of Fetal Ovarian Cyst: Prenatal Detection, Postnatal Diagnostic Approach and Outcome(Acıbadem Mehmet Ali Aydınlar Üniversitesi, 2017-01-01) Eroğlu, Derya; Tekant, Gonca; Akhun, Nilay; Kapucuoğlu, NilgünABSTRACT This paper describes the perinatal and postnatal outcome of a case considered to have a fetal ovarian cyst. At 29 weeks of gestation, routine ultrasound examination showed an anechoic cyst 15x16mm in diameter located in the abdomen at the left superolateral side of the bladder. The normal fetal anatomy of other abdominal organs and gender suggested an ovarian cyst as the most likely diagnosis and mesenteric or duplication cyst as differential diagnosis. Ultrasonographic follow-ups documented an increase in size to 40x22mm by 36 weeks of gestation. At postnatal 4 months, ultrasonographic scan showed a left-sided complex ovarian cyst 40x39mm in diameter containing fluid-debris levels and suggesting haemorrhage and/or torsion. At 4.5 months of age laparoscopic exploration demonstrated a normal right ovary and fallopian tube and a left ovary that had undergone torsion and remained a cystic structure. A laparoscopic left salpingo-oophorectomy was performed. Pathological examination demonstrated a microscopic amount of intact ovarian tissue. Fibrosis, dystrophic calcification and multinucleated cells were observed in the cyst wall, suggesting intrauterin torsion of the ovary. Torsion is one of the most serious complications that occur more frequently during fetal life than postnatally and may lead to loss of the gonad.Item A Case of Splenic Artery Aneurysm Presenting With İntra-Abdominal Bleeding(Acıbadem Mehmet Ali Aydınlar Üniversitesi, 2019-10-01) Akan, Gülhan Ertan; Erol, Cengiz; Ersavaş, Cenk; Ulus, SılaABSTRACT Visceral artery aneurysms are rare pathologies. Splenic Artery Aneurysms (SAA) are the most common visceral artery aneurysms accounting for 60% to71% of them, with an incidence of 0.7% in the normal population, even though rates as high as 10% have been found on necropsy studies. This aneurysm has a risk of rupture resulting in death. It can be overlooked (missed) on the imaging modalities when it is thrombosed. Here, we present a case of splenic artery aneurysm, which could be diagnosed with repetitive computed tomography (CT) examinations because it was partially thrombosed and overlooked in the 1st CT. The aneurysm was treated with blind embolization in correlation with CT.Item A Study for the Evaluation of the Role of Executive Leadership at Professional Life and an Institutionalization Process of a Hospital(Acıbadem Mehmet Ali Aydınlar Üniversitesi, 2013-07-01) Moloğlu, Vedat; Gümüş, Sefer; Bektaş, Gülfer; Aydoğan, Zeynep; İrban, ArzuABSTRACT Aim: Nowadays, in the health care sector there is severe competition among private hospitals due to very sudden increase in the number of hospitals. In health care services, executive leadership is very important in making a critical decisions and performing changes for improvement. In order to make a strategic planning of healthcare management, this study was designed to highlight what lower echelon executives think about the roles of leaders for the medical community at the work life and at the institutionalization process of a hospital. Material-Method: After approval by hospitals’ administration, thirty lower echelon executives were included in the study. A questionnaire was sent. Results: It was seen that leaders of the medical community in their hospitals did not use their leadership skills, although they emphasized the importance of the process of institutionalization of a hospital, they do not take step forward in this issue. Conclusion: This study revealed that managers should improve their leadership’s skills, they should be unafraid to take step toward institutionalization, and also they should take other workers’ ideas into the consideration.Item A Study on the Burnout Levels of Hospital Patient Services Employees(Acıbadem Mehmet Ali Aydınlar Üniversitesi, 2017-01-01) Çan, Özge; Çimen, Mesut; Özsarı, HalukABSTRACT Objective: Burnout is often seen in the service sector and in areas with stressful human interactions. In hospitals patient services employees are also one of the groups at risk of experiencing burnout syndrome due to the intense involvement of close personal relations. This study aimed to determine burnout levels of patient services employees in private hospitals. Method: The sample of this study included patient services employees from seven private hospitals located in Istanbul, Turkey. In January 2016, a survey study was conducted with research participants (n=295). The measurement scale used was Maslach’s Burnout Inventory. The burnout level was examined relating to age, gender, marital status, number of children, education, tenure, and monthly income. Findings: According to the survey results, there was a significant difference in burnout scores among people of different ages, genders, education levels, and monthly incomes. On the other hand, there was not a significant relationship between burnout levels and marital status, number of children or tenure in patient service personnel. Moreover, it was found that the burnout level of patient services employees is low. Specifically, the score of the depersonalization aspect of burnout was found to be minimal. Conclusion: It was concluded that burnout is an important issue that needs to be prevented and overcome with patient service employees.Item Abiotrophia Defectiva Endocarditis Related to Mitral Valve Prolapse: A Case Report(Acıbadem Mehmet Ali Aydınlar Üniversitesi, 2020-11-01) Güllü, Ahmet Ümit; Şenay, Şahin; Boğa, Salih Anıl; Alhan, CemABSTRACT Abiotrophia defectiva is a very rare and important cause of culture-negative infective endocarditis and may cause insidious clinical progression. Clinicians should be aware of this bacterium when dealing with blood culturenegative endocarditis especially in patients with predisposing factor such as mitral valve prolapse.Item Acıbadem Üniversitesinde ve Dünyada Fetal Nörolojiye Multidisipliner Yaklaşım(Acıbadem Mehmet Ali Aydınlar Üniversitesi, 2010-01-01) Özcan, Ümit Aksoy; Işık, Uğur; Damlacık, Atilla; Lembet, Arda; Bodur, Harika; Erzen, Canan; SAv, AydınÇocuk sağlığı değerlendirmesi günümüzde antenatal dönemde başlamakta ve fetus sağlığı daha ayrıntılı ele alınmaktadır. Antenatal tanıda etkinliğini kanıtlamış ve değişmez yerini almış bir yöntem olan ultrasonografi ye ek olarak son yıllarda sıklıkta MR görüntüleme kullanılmaktadır. Fetal MRG gü nümüzde fetal beynin yapısal bozukluklarının değerlendirilmesinde etkin bir yöntem olarak kabul görmüştür. Fetal santral sinir sisteminin (SSS), konusun da uzmanlaşmış multidisipliner bir ekip tarafından incelenmesi, bu karmaşık tıp konusunda daha çok önem kazanmıştır. Ailelerin uygun şekilde bilgilendi rilmesi ve klinik kararların doğrulukla verilebilmesi amacıyla interdisipliner işbirliğine ve eğitime öncelik verilmelidir.Item Acıbadem University, School of Medicine, ‘Clinical Medicine and Professional Skills’ Program: Qualitative Evaluation of Medical Professionalism Outcomes(Acıbadem Mehmet Ali Aydınlar Üniversitesi, 2013-10-01) Şahiner, Melike; Topsever, Pınar; User, İnci; Bakırcı, Nadi; De Grave, WillemABSTRACT Purpose: Changing healthcare needs of the modern society in epidemiolog ical transition created the necessity to embed the professionalism context into medical education.Undergraduate medical education programs now adopt new approaches including different educational strategies, teach ing and learning techniques as well as redefined competence areas for medical professionalism; for example, communicational skills, attitudinal and ethical issues, teamwork, evidence based practice, early exposure to clinical and ethical reasoning, preparation for practice can be mentioned. These new trends in medical education are believed to benefit good medi cal practice and a person centered approach of future medical professionals, thus increasing quality of care. At Acıbadem University School of Medicine the medical education curriculum is structured according to the new per spectives of medical education principles and a new pre-clinical profes sionality program which is called Clinical Medicine and Professional Skills (CMPS). The CMPS program is providing the students a broad understand ing of professionalism, ethics, communication and clinical skills, and some basic procedural skills before attending the clerkship years. At the end of the 2011-2012 academic year, the first three years of the CMPS program were completed and the students passed to the second phase (clerkship period). This study aims to describe the perception of students and teachers at ACUMS about professionalism outcomes of the program. Patients and Methods: This is a qualitative study using phenomenological research strategy with a face-to-face interview data collection method. Conclusion: The results of this study showed that early exposure to profes sionalism domains in under graduate medical education creates a high level of professional self-awareness going along with corresponding expecta tions from the forth following medical education infrastructure in students. They have high levels of expectations from the medical curriculum in the clinical phase, the training sites and infrastructure. They also expect their clinical teachers to be “good professional role models and good teachers”.Item Acil Servise Ambulansla Başvuran Hastaların Aciliyetinin Retrospektif Değerlendirilmesi(Acıbadem Mehmet Ali Aydınlar Üniversitesi, 2013-04-04) Yaylacı, Serpil; Cimilli Öztürk, Tuba; Çelik Yılmaze, SedaÖZET Amaç: Yeni hizmete açılan hastane acil servisine ambulansla gelen hastala rın aciliyetini geriye dönük değerlendirmek. Hastalar ve Yöntem: Acil servise ambulansla getirilen çocuk ve yetişkin hastaların aciliyetleri, tıbbi kayıtlar ve International Classification of Dise ases-10 (ICD-10) tanı kodları incelenerek Uluslararası 32 Acil Durum Para metresi Listesi’ne göre değerlendirildi. Hastaların aciliyet durumları; yaş, cinsiyet, başvuru saati, acil serviste kalış süresi, sosyal güvence ve yatış gerekliliğine göre incelendi. Bulgular: 114 ambulans başvurusunun %62,3’ü acil olarak değerlendirildi. Acil başvuruların %36.8’i travma, %16.9’u enfeksiyöz, %16.9’u nörolojik ve %15.4’ü kardiyovasküler nedenler ile ilgili idi. Cinsiyet, acil servise başvurunun mesai saati içinde ya da dışında gerçek leşmiş olması, aciliyetle ilişkili değildi. Aciliyet, hastaların acil serviste kalış süresi üzerinde etkisizdi. Sonuç: Ambulansla acil servise gelen ve aciliyeti olan hastalar daha sıklıkla yaşlı, yatışı gereken ve ücretli hasta grubundandı.Item Adana Acıbadem Hastanesinde Hastane Enfeksiyonları Surveyansı: Bir Yıllık Analiz Sonuçları(Acıbadem Mehmet Ali Aydınlar Üniversitesi, 2020-03-03) Karagun, Barbaros Şahin; Akyıldız, Özay; Onaç, Hilal; Kaya, Fadime; Erdemler, Filiz; Çetin, Taylan Özgür; Antmen, Bülent; Soyupak, Bülent; Alhan, EmreÖZET Amaç: Hastanemizde gelişen hastane enfeksiyonuna (HE) neden olan etkenlerin dağılımı ve antibiyotik duyarlılıklarının belir lenmesi. Hastalar ve yöntem: Yaklaşık 116 yatak kapasiteli hastanemizde, Ocak 2017 – Aralık 2017 tarihleri arasındaki hastane enfeksiyon ları surveyans yöntemi ile retrospektif olarak değerlendirildi. Bulgular: Ocak 2017-Aralık 2017 tarihleri arasında Acıbadem Adana Hastanesinde 9931 hasta yatışı yapıldı. Hastaların 92’sinde hastane enfeksiyonu geliştiği saptandı. Tüm hastane genelinde enfeksiyon hızı %1,32 idi. HE dağılımı; 30 hastada bakteriyemi (%29,4), 22 hastada cerrahi alan enfeksiyonu (%21,5), 20 hastada üriner sistem enfeksiyonu (%19,6) ve 15 hastada pnomoni (%14,7) olarak saptandı. Çocukluk yaş grubunda bakteriyemi ve pnömoni, yetişkin yaş grubunda ise üriner sistem ve cerrahi alan enfeksiyonu en sık sapta nan HE idi. HE gelişen hastaların %97,7’de bir ya da daha fazla etken izole edilirken, %2,3’de herhangi bir etken izole edilemedi. Hastane genelinde en sık izole edilen mikroorganizmalar sırasıyla; Klebsiella spp. (%29,5), E.coli (%22,7), maya mantarları %20 ,5 ve S.aureus (%9) idi. HE en sık olarak onkoloji servisinde (%57,8), genel yoğun bakım ünitesinde (%24,5) ve pediatrik kemik iliği ünitesinde (%17,6) görüldü. Sonuçlar: HE yataklı tedavi kurumlarının hizmet kalitesinin önemli göstergelerinden biri olup artık tüm dünyada önemli bir sağ lık sorunu olarak görülmektedir. HE önlemek için düzenli olarak surveyans çalışmaları yapılarak elde edilen sonuçlar düzenli bir şekilde takip edilmeli, ayrıca gereksiz invaziv işlemlerden kaçınılmalıdır. Tüm hastaneler ve hastane içinde birimlerin; hastane enfeksiyonuna neden olan mikroorganizmaları ve bunların direnç oranlarını surveyans çalışmaları ile belirlemeleri, tedavi karar larını buna göre vermeleri gerekir.Item Adult Ileocolic Intussusception Due to an Intestinal Lipoma(Acıbadem Mehmet Ali Aydınlar Üniversitesi, 2013-01-01) Sekmen, Ümit; Bircan, HüseyinABSTRACT Intussusception is a disease of childhood and almost always the etiology is idiopathic. We report the case of an 85-year-old woman with ileocolic intus susception that was diagnosed by abdominal computed tomography. With the symptoms of abdominal pain, distention, nausea and vomiting, she subsequently underwent emergency right hemicolectomy. The final diag nosis was ileocolic intussusception due to lipoma, which was confirmed by histopathology. In elderly, frequent diarrhea attacks, coliky pain and incom plete obstruction should be taken into consideration as a possible diagnosis in this uncommon clinical condition.Item Akciğer Kanseri SBRT Uygulamalarının RTOG 0915 Protokolüne Uygun Doz Sınırlamalarına Göre Oluşturulan 3B Konformal Ark ve VMAT SBRT Planlarının Karşılaştırılması(Acıbadem Mehmet Ali Aydınlar Üniversitesi, 2017-03-01) Başlangıç, Burak; Güngör, Görkem; Aydın, Gökhan; Uluer, Melih; Karademir, Mustafa; Yapıcı, Bülent; Şahin, Bilgehan; Atalar, Banu; Özyar, EnisÖZET Bu çalışmada 20 erken evre küçük hücreli dışı akciğer kanseri hastasının (KHDAK), akciğer stereotactic body ra diation therapy (SBRT) için en son olarak yayımlanan Radiation Therapy Oncology Group 0915 (RTOG 0915) pro tokolünün fiziksel kabul kriterlerine göre tedavi planlamaları yapılmıştır. Planlamalar, volumetric modulated arc therapy (VMAT) ve 3B konformal ark teknikleri kullanarak 6MV düzleştirici filtreli (FF) ve 6MV düzleştirici filtresiz (FFF) enerji modlarında yapılmıştır. VMAT tekniği 3B konformal ark tekniği ile kıyaslandığında RTOG 0915 protokolünün yüksek ve orta doz saçılım kriterleri olan konformite indeksi (CI), orta doz saçılmalarını ifade eden %50 izodoz hacminin planning target volume (PTV) hacmine oranı, 2 cm uzaktaki % doz değeri göre istatistiksel olarak anlamlı sonuçlar ile birlikte daha iyi planlar ortaya koymuştur. Enerji modaliteleri kendi aralarında incelendiğinde FFF modu ile yapılan planlar FF modu ile yapılan planlara göre RTOG 0915 kriterleri bakımından daha avantajlı sonuçlar vermişlerdir. Çalışmanın bütünü ele alındığında VMAT-FFF tekniği, yüksek ve orta doz saçılmalarındaki avantajlarına bağlı ola rak akciğer SBRT tedavileri için en uygun teknik olarak bulunmuşturItem Akut İnferior Miyokard İnfarktüsü ile Gelen Hastada Sağ Sinus Valsalvadan Köken Alan Dominant Sirkumfleks Arter Oklüzyonu ve Sağ Radial Arter Yoluyla Yapılan Başarılı Primer Perkütan Koroner Girişim(Acıbadem Mehmet Ali Aydınlar Üniversitesi, 2013-04-04) DEğirmencioğlu, Aleks; Akyol, AhmetÖZET Primer perkütan koroner girişim ST elevasyonlu miyokard infarktüsünde ilk tercih edilen tedavi yöntemi olup son yıllarda bu işlemin radial arter yoluy la yapılması popülarite kazanmıştır. Bununla birlikte, özellikle anatomik anormallikler varlığında radial yaklaşım bazen zor olabilmektedir. Bu ya zıda akut miyokard infarktüsü ile başvuran ve koroner anomalisi olmasına rağmen radial yoldan başarılı primer perkütan koroner girişim yapılan bir hasta sunulmuştur.Item Alın Çizgisi İnsizyonu ve Osteoplastik Flep Yaklaşımıyla Frontal Sinüsten Tümör Çıkartılması: Olgu Sunumu(Acıbadem Mehmet Ali Aydınlar Üniversitesi, 2011-04-01) Aydoğmuş, Seyit; Açıkel, Cengiz; Yılmaz, Kahraman BerkanÖZET Bir yıldır frontal baş ağrısı, burun tıkanıklığı, baş dönmesi ve görme bulanıklığı yakınmaları ile başvuran 35 yaşındaki erkek hastanın radyolojik incelemesinde frontal sinüsün orta ve sol tarafını tamamen dolduran opak-yarı opak bir kitle saptandı. Hastada belirgin olan yatay alın çizgisi üzerinden yapılan insizyonla girildi, frontal sinüs ön duvarı, osteoplastik flep tarzında açılarak kitleye ulaşıldı ve kitle başarıyla çıkartıldı. Kitlenin çıkartılma tekniği, histopatolojik incelemesi ve 6 ay sonraki estetik ve fonksiyonel sonuçları sunuldu.Item Alterations of Neuroretinal and Corneal Thickness in Hashimoto’s Thyroiditis(Acıbadem Mehmet Ali Aydınlar Üniversitesi, 2022-01-01) Olcaysü, Osman Okan; Karasu, Buğra; Olcaysü, Elif; Çayır, Atilla; Çelebi, Ali Rıza CenkABSTRACT Purpose:To compare changes in macula, retinal nerve fiber layer (RNFL) and central corneal thickness (CCT) in patients with Hashimoto’s thyroiditis (HT) with age-matched healthy control group. Materials and Methods: This study was conducted with a prospective, observational, cross-sectional design. The individuals participating in the study were divided into 2 groups: patients with a diagnosis of HT (group 1, n:54 eyes) and age-matched healthy participants (group 2, n:70 eyes). Corneal, retinal and macular thickness measured by optical coherence tomography. Mean outcome measurements were CCT, intra-ocular pressure (IOP), central 1 mm foveal thickness (CFT), subfoveal choroidal thickness (SFCT), total macular volume (TMV), central 1 mm foveal volume (CFV), and RNFL thickness in superior, nasal, inferior and temporal quadrants. Results:The mean IOP was 17.07±2.34μm in group 1 and 14.20±2.76μm in group 2, respectively (p<0.001). Mean CCTs were 539.44±35.27μm and 555.06±40.53μm (p=0.001), CFTs were 227.35±17.52µm and 230.38±23.52µm (p=0.57), SFCT were 210,79±20,13µm and 268,47±24,56µm (p<0.001), TMVs were 7.16±0.35mm3 and 7.02±0.26mm3(p=0.07), CFVs were 0.17±0.01mm3 and 0.19±0.07mm3 (p=0.16) in group 1and group 2, respectively. RNFL thickness values were significantly thinner in the group 1(p<0.05) in all quadrants except for the nasal quadrant (p=0.086). Conclusion:Hypothyroidism secondary to HT may be a determining factor affecting the development of the cornea and retina. Elevated IOP and decrement of RNFL thickness in children with HT increased the risk of developing glaucoma, as well as decreased SFCT may predispose to the development of chorioretinal disorders in the futureItem Amyand’s Hernia: A Case of an Unusual İncarcerated Recurrent İnguinal Hernia(Acıbadem Mehmet Ali Aydınlar Üniversitesi, 2019-10-01) Özer, Ali; Can, Meltem GünerABSTRACT An Amyand’s hernia refers to the presence of a vermiform appendix within an inguinal hernia sac. The incidence of this rare condition varies in the literature, ranging from 0.19% to 1.7% of the reported inguinal hernia cases. The clinical presentation is similar to that of an incarcerated or strangulated hernia. In the case presented here, a noninflamed appendix and adherent caecum were detected during a surgery performed for an incarcerated recurrent inguinal hernia. After a prophylactic appendectomy was performed, a mesh was applied for the hernia repairItem An Overview to Cytokeratin Pattern of Cholesteatoma(Acıbadem Mehmet Ali Aydınlar Üniversitesi, 2015-04-01) Koç, Ahmet; Emre, EmrahABSTRACT Cholesteatoma is a destructive pathology characterized with progressive and chronic infiltration of keratinized squamous epithelium that can be seen the middle ear and mastoid regions of temporal bone. It has serious intra and extracranial complications which can be difficult to manage. Embryologic remnants of squamous epithelium, squamous metaplasia of middle ear epithelium, migration of epidermal cells from external ear canal and tympanic membrane and cell seeding because of middle ear surgery or trauma were all stated as causes of cholesteatoma. Cytokeratins are important markers of cell differentiation. The patterns of cytokeratin expression correlate well with the state of keratinocyte proliferation, migration and differentiation. These patterns are known to be affected during the formation of cholesteatoma. Increasing our knowledge about cytokeratin patterns may help us understand the unknown formation of cholesteatoma. In this review article, a literature survey was done about cytokeratin patterns of cholesteatoma.Item Anaerop Kan Kültür Şişelerinin Rutin Kullanımının Değerlendirilmesi(Acıbadem Mehmet Ali Aydınlar Üniversitesi, 2011-07-01) Akyar, Işın; Yaman, GörkemÖZET Amaç: Rutin kan kültürü uygulamalarında farklı protokoller uyarınca 2 ae rop şiş e ya da 1 aerop, 1 anaerop şişeden oluşan kan kültür setleri kullanıla bilmektedir. Aerop kan kültür şişeleri ile birlikte anaerop kan kültür şişeleri nin kullanıldığı kan kültür setlerinde fakültatif anaerop bakterilerin yalnız ca aerop şişelerin kullanıldığı kan kültürlerine göre daha iyi üredikleri gös terilmiştir. Kan kültürlerinde anaerop üremeleri saptayabilmek ve fakülta tif anaerop bakterilerin de saptanabilirliğinin arttırılması amacı ile anaerop kan kültür şişelerinin rutin kullanımının uygunluğu araştırılmıştır. Hastalar ve yöntem: Ağustos 2009 - Ağustos 2010 tarihleri arasında kuru mumuza ait 9 farklı hastaneden gönderilmiş olan 2398 hasta örneği (4796 şişe) 1 aerop ve 1anae rop kan kültür şişesinden oluşan kan kültür setlerine ekilerek BACTEC otomatize sistemi ile değerlendirilmiştir. Bulgular: Çalışmada tüm kan kültürlerinde pozitiflik oranı %29,6 olarak saptanmıştır. Tüm üremelerin 172’si (%24.3) yalnızca anaerop şişelerde, 310’u (%43.7) yalnızca aerop şişelerde, 227’si (%32) ise hem aerop hem de anaerop şişelerde saptanmıştır. Tüm üremelerin %63,8’ini Gram pozi tif koklar, %27,8’ini Gram negatif basiller, %0,4’ünü anaeroplar, %8,2’sini mantarlar oluşturmuştur. Bu mikroorganizmaların yalnızca anaerop şişe de üreme oranları Gram pozitif koklar için %26.1, Gram negatif basiller için %17.3, anaeroplar için %100, mantarlar için ise %3.4 olarak saptan mıştır. Sonuç: Bu veriler ışığında, kurumumuzda anaerop kan kültür şişelerinin ru tin laboratuvarda aerop şişelerle birlikte kullanılmalarının sürekliliği uygun bulunmuştur.Item Andersen Tawil Sendromunda Anestezi Uygulaması(Acıbadem Mehmet Ali Aydınlar Üniversitesi, 2011-10-01) Koçyiğit, Muharrem; Akpek, Elif; Güneş, Candemir; Şirin, FatihÖZET Andersen Tawil sendromu kardiyak disritmi, periyodik paralizi ve geli şim deformiteleriyle karakterize olan nadir görülen genetik bir hastalıktır. Sendromda gözlenen kardiyak bulgular ventriküler aritmi (%84), uzun QT sendromu (%50), anormal TU dalga paterni (%73) ve ani kardiyak arrest tir (%10). Periyodik paraliziler sıklıkla hipokalemide görülmekte ve bu du rumda kardiyak aritmi sıklığı artmaktadır. Fiziksel görünümde ise kısa boy, hipertelorizm, hafif bilateral ptosis, düşük kulak seviyesi, protrude alın, hi poplastik mandibula ve sindaktili bildirilmektedir. Bu olgu ile Andersen Ta wil sendromu tanısı bilinen bir hastanın rinop