Araştırma Makaleleri

Bu koleksiyon için kalıcı URI

Gözat

Son Başvurular

Şimdi gösteriliyor 1 - 4 / 4
  • Öge
    Nadir Görülen Bir Tümör: Primer Berrak Hücreli Hepatosellüler Karsinom
    (Acıbadem Mehmet Ali Aydınlar Üniversitesi, 2014-04) Küçükmetin, Nurten Türkel; Gürlüer, Ercüment; Kırımlıoğlu, Hale; Akman, Haluk; Boztaş, Güngör; Tözün, Nurdan
    ÖZET Karaciğerin berrak hücreli karsinomu, hepatosellüler karsinomun (HSK) bir varyantıdır ve tüm karaciğer kanserlerinin %10’dan azını oluşturur. Sirotik karaciğer zemininde gelişir yada hepatit C ile ilişkilidir, cerrahi rezeksiyon en iyi tedavi yaklaşımıdır. Biz nonsirotik karaciğerde primer berrak hücreli hepatosellüler karsinom gelişimini ve ileri yaşa rağmen cerrahi rezeksiyon yapılan olgumuzu sunduk.
  • Öge
    Kuduz Şüpheli Hayvan Saldırısı Şikayetiyle Hastaneye Başvuran Olguların Kuduz Hastalığı Hakkındaki Bilgi, Tutum ve Davranışları
    (Acıbadem Mehmet Ali Aydınlar Üniversitesi, 2014-04-01) Cesur, Murat; Olgun, Nermin
    ÖZET Amaç: Bu çalışma kuduz şüpheli hayvan saldırısı şikayetiyle hastaneye başvuran olguların kuduz hastalığı hakkındaki bilgi, tutum ve davranışlarını değerlendirmek amacıyla yapıldı. Hastalar ve Yöntem: Çalışma bir anket çalışması olup, vakaların hayvan saldırısı ile ilgili özelliklerini, temas sonrası ilk yaptıkları davranışları ve kuduz hastalığı hakkındaki bilgi düzeylerini ölçmeyi hedefleyen sorular içermektedir. Çalışma, kesitsel ve tanımlayıcı bir çalışma olarak tasarlandı. Anket, Dr. Lütfi Kırdar Kartal Eğitim ve Araştırma Hastanesine 15.07.2012 ile 15.10.2012 tarihleri arasında başvuran 400 olguda yüz yüze uygulandı. Bulgular: Çalışmaya katılan olguların en fazla saldırıya uğrayan yaş grubunu % 47,8’i ile 18 yaş ve altı grubu oluşturmaktadır. Hayvan saldırısına uğrayanların %62,8’nin cinsiyeti erkekti. Saldıran hayvanın %49,2’si kedi olarak saptandı. Saldıran hayvanların %36’sının kendiliğinden saldırdığı tespit edildi. Katılanların %97’sinin ilk 72 saatte hastaneye başvurdukları ve başvuranların %47,8’ i en basit temizleme yöntemi olan sabun ve su ile temizlemeyi tercih ettikleri saptandı. Çalışmaya katılanların %51,2’sinin kuduz hastalığı nasıl bir hastalık sorusuna yanlış cevap verdiği, %54,7’sinin kuduz hastalığının hangi yol ile bulaştığını bilmediği saptandı. Sonuç: Bu çalışmada hastaneye kuduz profilaksisi için başvuranların temel kuduz bilgilerinin düşük olduğu tespit edildi. Sonuç olarak şüpheli hayvan ısırıklarında eğitim, hastaneye başvuru süresini önemli ölçüde etkilemektedir.
  • Öge
    Cerrahi Kliniklerde Tedavi Gören Hastaların Aldıkları Hemşirelik Bakımından Memnuniyet Durumlarının Belirlenmesi
    (Acıbadem Mehmet Ali Aydınlar Üniversitesi, 2014-04-01) Kuzu, Cemile; Ulus, Bahire
    ÖZET Amaç: Bu çalışma Cerrahi kliniklerde tedavi gören hastaların aldıkları hemşirelik bakımından memnuniyet durumlarının belirlenmesi amacıyla tanımlayıcı olarak yapıldı. Hastalar ve Yöntem: Bu çalışma, Mayıs-Haziran 2013 tarihlerinde Uludağ Üniversitesi Sağlık Uygulama ve Araştırma Merkezi, cerrahi kliniklerinde, cerrahi girişim geçirerek tedavi gören 224 hasta üzerinde gerçekleştirildi. Verilerin toplanmasında Demografik Özellikler Formu ve Newcastle Hemşirelik Bakımı Memnuniyet Ölçeği kullanıldı. Veriler; yüzdelik, Mann Whitney U testi ve Kruskal Wallis istatistiksel testleri ile analiz edildi. Bulgular: Bu çalışmanın sonunda, araştırma grubuna alınan hastaların memnuniyet durumlarının cinsiyet, yaş, meslek, medeni durum, sosyal güvence, ekonomik durum, yaşadığı yer, tedavi görülen klinikler, önceki hastane deneyimi, oda tipi ve tedavi gördüğü gün sayısından etkilenmediği ancak eğitim durumunun memnuniyet üzerinde etkili olduğu (p<0,05) belirlendi. Bu araştırmaya katılan bireylerin hemşirelik bakımından memnuniyetinin çok iyi düzeyde olduğu saptandı. Memnuniyet alanları incelendiğinde; hastaların mahremiyetine gösterilen saygıdan memnuniyetin en yüksek düzeyde olduğu, kendilerini evinde gibi hissetme durumundan memnuniyetin ise en düşük düzeyde olduğu saptandı. Sonuç: Bu araştırmadan elde edilen bilgiler doğrultusunda; cerrahi kliniklerde tedavi gören hastaların, hemşirelik bakımından memnuniyetlerinin oldukça yüksek olduğu, hastaların mahremiyetine yüksek oranda saygı gösterildiği saptandı. Ancak bu hastaların kendilerini evlerinde gibi hissetmeleri alanında memnuniyet düzeyinin düşük olduğu belirlendi. Bu alana yönelik yapılabilecek iyileştirme çalışmalarına yol gösterebilmesi amacıyla, cerrahi kliniklerde tedavi gören hastaların kendilerini evlerinde hissedebilmeleri için nelere gereksinim duyduklarını belirleyen çalışmaların yapılması önerilebilir.
  • Öge
    Sağ Taraf Kardiyovasküler Yapılara Stent Uygulanması
    (Acıbadem Mehmet Ali Aydınlar Üniversitesi, 2014-04-01) Şahin, Murat; Yıldırım, Işıl; Karagöz, Tevfik; Özkutlu, Süheyla; Özer, Sema; Alehan, Dursun; Çeliker, Alpay
    ÖZET Amaç: Konjenital kalp hastalıklarında damar ve konduit darlıkları önemli bir sorundur. Merkezimizde sağ taraf kardiyovasküler yapılardaki darlıklara stent uygulanmış olan olguların klinik özellikleri ve sonuçları gözden geçirildi. Yöntemler: 1999-2010 yılları arasında merkezimizde sağ taraf kardiyovasküler yapılara 17 hastaya 18 stent implantasyonu yapıldı. Hastaların yaşı, geçirilmiş cerrahi öyküsü, darlık bölgesinin anatomisi, ölçülebilen hastalarda darlık distal ve proksimali arandaki basınç farkı belirlendi. Pulmoner arter dallarına, sağ ventrikül-pulmoner arter (RV-PA) arasına, Fontan konduitine ve sağ ventrikül çıkış yoluna balon ile genişletilebilir stent yerleştirilmiş olan hastalar çalışmaya dahil edildi. Klinik olarak siyanozu olmayan on üç hasta asiyanotik grup, siyanozu olan 4 hasta siyanotik grup olarak sınıflandırıldı. Bulgular: Olguların median yaşları 5 yıl (5 gün-17 yaş), vücut ağırlıkları 18 kg (3.2-65 kg) idi. Asiyanotik grupta stent implantasyonu öncesi ve sonrası median sistolik basınç farkı (mmHg) RV-PA arasında 103’den 73’e; Fontan dolaşımında ve pulmoner arter dallarında 8 mmHg’dan 1 mmHg’ya düştü. Asiyanotik grupta darlık çapında 2.4 kat artış, siyanotik grupta oksijen saturasyonun median %45’den %80’e yükseldiği gözlendi, klinik olarak hastaların siyanozunda belirgin düzelme gözlendi. İzlem sırasında altı hastada stentte daralma görüldü. Asiyanotik grupta bulunan hastalardan dördüne stent implantasyonu sonrası cerrahi girişim yapıldı. Cerrahi girişim nedeni bir hastada stentte kırılma iken diğer hastalarda restenozdu. Sonuç: Konjenital veya edinsel darlıkları olan ve balon anjiyoplastiye yanıt alınamayan çocuklarda stent implantasyonu cerrahi tedaviye alternatif etkili ve güvenli bir yöntemdir. Somatik büyüme, neointimal proliferasyon ya da rezidüel darlık nedeniyle redilatasyon veya cerrahi girişim gerekebileceği akılda tutulmalıdır. Konjenital kalp hastalıklarında ağır hipoksi varlığında ve/veya cerrahi şansının düşük olduğu durumlarda darlık bölgesine koroner stent uygulaması hayat kurtarıcı olabilir.