Cilt 7
Permanent URI for this communityhttps://hdl.handle.net/11443/77
Browse
Search Results
Item The Importance of Radiological Findings in Disseminated (Rhinocerebral and Pulmonary) Invasive Fungal İnfection with Childhood Acute Lymphoblastic Leukemia: Case Report.(Acıbadem Mehmet Ali Aydınlar Üniversitesi, 2016-04-01) Erbey, Fatih; Bayram, İbrahim; Akgül, Erol; Tanyeli, AtilaABSTRACT The diagnosis of invasive fungal infection (IFI) is particularly difficult in immunocompromised patients. Clinical and radiological findings supporting the diagnosis of IFI are very important. We presented a case report to emphazise the radiological findings of IFI as a diagnostic tool in an acute lymphoblastic leukemia (ALL) patient with rhinocerebral and pulmonary IFI.Item Is Early Surgical Treatment of Crohn’s Disease Harmful or Beneficial in Children?(Acıbadem Mehmet Ali Aydınlar Üniversitesi, 2016-01-01) Çevik, Muazez; Baca, BilgiABSTRACT Objectives: Crohn’s disease is an increasingly common health problem in children. If untreated or treated inappropriately, it eventually results in complications. This report presents a case of suspected Crohn’s disease with inflammation of the pelvic region with a review of the literature. Case: An 11-year-old female was suspected of having Crohn’s disease, but laboratory tests and biopsy by endoscopy failed to confirm the diagnosis. She had intra-abdominal inflammation, an enteroenteric fistula, and an abscess that did not resolve despite antibiotic treatment for 1.5 months. She was referred to us for diagnosis. We performed surgery with a provisional diagnosis of Crohn’s disease; the pathology was consistent with Crohn’s disease. Conclusion: Surgery is indicated for the therapy and diagnosis of Crohn’s disease under certain conditions. The treatment of Crohn’s disease requires a multidisciplinary teamItem Ultrastructure of the Natal and Primary Teeth(Acıbadem Mehmet Ali Aydınlar Üniversitesi, 2016-03-01) Çalışkan Ak, Esin; Arbak, Serap; Akyüz, Serap; Doğan, Burcu; Pişiriciler, RabiaAbstract Aim: The teeth present in the oral cavity at birth are known as natal teeth and their etiology is still unknown. In this study, we aimed to compare the morphologic structures of natal and primary teeth at the ultra structural level using transmission electron microscope (TEM). Material and Methods: We investigated a natal tooth of a fourteen-day-old newborn baby. It was extracted due to the hypermobility with a risk of aspiration. As a control, a healthy primary incisor tooth was extracted from another child due to the physiologic root resorption. Immediately after extraction, both teeth were fixed in 10% formalin solution and decalcified by immersion in ethylenediaminetetraacetic acid (EDTA) solution. Following routine TEM preparation process, teeth were embedded in Epon 812. Results: Histologically, structures of enamel prism and dentin tubules were different in the natal tooth compared to the primary tooth. Light microscopic (LM) and TEM investigations of the primary tooth showed prominent crystal structures in the enamel prism and regular organization in both enamel and dentin. LM and TEM investigations of the natal tooth revealed an irregular enamel prism in the hypoplastic enamel, vacuolization in the interprismatic enamel and an irregular organization in the dentin tubules. Conclusion: We conclude that the structural differences of the enamel and dentin in the natal tooth might be a result of incomplete maturation.Item Unilateral Hypoglossus Nerve Palsy Following Intubation(Acıbadem Mehmet Ali Aydınlar Üniversitesi, 2016-01-01) Güvenç, M. Güven; Özata, A. Sanem; Şengül, Türker; Şener, SibelABSTRACT Some neurological diseases, malignant tumors, trauma and surgery might cause hypoglossal nerve palsy. However XIIth nerve palsy following intubation is unusual. A 40 year-old woman underwent surgery for nasal and right phalangeal fractures. The patient had a left hypoglossal nerve palsy which was detected on the first postoperative day. Her neurological and otorhinolaryngological evaluation showed no other pathology. The palsy resolved completely in the 6th postoperative week. Post-intubation hypoglossal nerve palsy is very rare. Appropriate cuff pressure, uneventful oro-tracheal intubation, and avoiding malpositioning of the head during surgery are of considerable importance in avoiding this complication. A meticulous neurologic and otorhinolaryngologic evaluation and follow-up of these patients is critical. The majority of cases recover without sequela.Item Hastane Web Site Performanslarının Halkla İlişkiler ve Tanıtım Açısından İncelenmesi: Türkiye, Hindistan ve İrlanda Örnekleri(Acıbadem Mehmet Ali Aydınlar Üniversitesi, 2016-04-01) Özsarı, S. Haluk; Hoşgör, Haydar; Gündüz Hoşgör, DeryaÖZET Amaç: Bu çalışma farklı temel sağlık göstergelerine sahip olan Türkiye, Hindistan ve İrlanda’daki JCI akreditasyonu sertifikasına sahip olan hastanelerin kurumsal web sitelerinin halkla ilişkiler ve tanıtım konusundaki performanslarını değerlendirmek ve performanslarını ne düzeyde kullandıklarını kıyaslamak amacıyla yapılmıştır. Yöntem: Çalışma, niteliksel araştırma yöntemlerinden olan içerik analizi kullanılarak gerçekleştirilmiştir. Araştırmanın evrenini dünyadaki hastane programı bazında JCI akreditasyonuna sahip 500 hastane oluşturmaktadır. Bu kapsamda belirlenen evrenden yola çıkarak örneklem seçimine gidilmiş ve yargısal örnekleme yöntemi kullanılarak toplam 69 hastaneye ait web sitesi çalışma kapsamına alınmıştır. Verilerin toplanmasında Maifredi ve arkadaşları (2010) tarafından geliştirilmiş olan ölçek kullanılmıştır. Verilerin analizinde yüzdelik dağılımlar ve frekans hesaplamaları için SPSS 20.0 paket programından faydalanılmıştır. Bulgular: “Teknik hizmetler”, “hastane bilgisi ve hizmetleri”, “kabul ve sağlık hizmetleri”, “interaktif çevrimiçi hizmetler” ve “dış faaliyetler” olmak üzere beş farklı kategoride ele alınan hastanelerin, kurumsal web site performansları bakımından şu sırayı izledikleri saptanmıştır: İrlanda (61,8 puan), Türkiye (55,5 puan) ve Hindistan (49,5 puan). Sonuç: Çalışma kapsamında ele alınan ülkelerin temel sağlık göstergeleri bakımından izledikleri gelişmişlik düzeyleri sıralaması ile halkla ilişkiler ve tanıtım amacıyla kullandıkları kurumsal web sitelerinin performans düzeyleri sıralamasının aynı olduğu sonucuna varılmıştır. Bu bağlamda İrlanda’daki hastanelerinin web sitelerini etkili kullandıkları, Türkiye ve Hindistan’daki hastanelerin ise orta düzeyde etkili kullandıkları söylenebilir.Item Serviks Kanserli Hastalarda PET/BT Tetkikinde Primer Tümörün FDG Tutulum Derecesi ile Lenf Nodu Metastazı Arasındaki İlişki(Acıbadem Mehmet Ali Aydınlar Üniversitesi, 2016-03-01) Uğurluer, Gamze; Atalar, Banu; Saran İkizler, Hayriye Aslı; Sözer, Nihat; Kibar, Mustafa; Serin, Meltem; Özyar, EnisÖzet Amaç: Bu çalışmada, serviks kanserli hastalarda Pozitron Emisyon Tomografisi/Bilgisayarlı Tomografi (PET/BT) tetkikinde primer tümörün FDG tutulum derecesi ile lenf nodu metastazı arasındaki ilişkinin saptanması amaçlandı. Gereç ve yöntem: Tedavi öncesi evreleme amacıyla PET/BT tetkiki yapılan 103 hasta çalışmaya dahil edildi. Primer tümörün mak simum standart uptake (SUVmaks) değeri, PET/BT tetkikinde ölçülen maksimum tümör çapı, pelvik ve paraaortik lenf nodlarında FDG tutulumu olup olmadığı ve FDG tutulumu olan lenf nodlarında SUVmaks değerleri her hasta için kaydedildi. SUVmaks değer lerinin lenf nodu metastazı ile ilişkisi araştırıldı. İstatistiksel analiz SPSS programı ile yapıldı. Bulgular: Ortanca yaş 56 idi (31-91 arası). SUVmaks ortalama değerleri primer tümör için 14,3±6,3 (3,9-34,2 arası) ve lenf nod ları için 8,6±3,9 (2,8-19,3 arası) idi. Lenf nodu tutulumu olan ve olmayan hastalarda SUVmaks ortalama değerleri sırasıyla 15,9 (4,1-34,2 arası) ve 11,9 (3,9-25,5 arası) idi (p <0,05). Medyan SUVmaks değerine (13,9) göre düşük ve yüksek olarak sınıflandırı lan gruplarda ortalama değerler sırasıyla 9,3 (3,9-13,4 arası) ve 18,9 (13,9-34,2 arası) idi. Düşük SUVmaks grubunda hastaların %46’sında, yüksek SUVmaks grubunda %70’inde lenf nodu tutulumu vardı (p <0,05). Tümör çapı ≤4 cm ve >4 cm olan hastalarda SUVmaks ortalama değerleri 13,1 (5,5-25,5 arası) ve 17,1 (7,7-34,2 arası) idi. Tümör çapı ≤4 cm olan hastaların %42’sinde ve >4 cm olan hastaların %66’sında lenf nodu tutulumu vardı. SUVmaks değerleri ve lenf nodu FDG tutulumu açısından iki grup arasın daki fark istatistiksel olarak anlamlıydı (p <0,05). Sonuç: Serviks kanserli hastalarda primer tümörde yüksek SUVmaks değerleri lenf nodu metastazı açısından yüksek riski göstere bilir ve hastaların prognozunu ve tedavi yaklaşımının seçilmesini etkileyebilir.Item Cerrahi Sonrası Ağrı Insidansı ve Analjezik Kullanım Miktarının Belirlenmesi(Acıbadem Mehmet Ali Aydınlar Üniversitesi, 2016-02-01) Acar, Kadriye; Acar, Hüseyin; Demir, Figen; Aslan, Fatma EtiÖZET Amaç: Cerrahi ağrı tüm dünyada hastaların sıklıkla şikayetçi olduğu bir durumdur. Son yıllarda farmakoloji ve teknoloji alanında kaydedilen tüm gelişmelere rağmen cerrahi ağrı hala ciddi bir sorun olmaya devam etmektedir. Bu araştırma bir cerrahi kliniğinde hastaların ağrı insidansını ve analjezik kullanımını belirlemek amacıyla yapıldı. Hastalar ve Yöntem: Araştırma 01.09.2012-01.01.2013 tarihleri arasında Kocaeli Üniversitesi Araştırma ve Uygulama Hastanesi genel cerrahi kliniğinde yatan ve abdominal cerrahi girişim geçirmiş, cerrahi sonrası ikinci günde olan araştırmaya katılmayı kabul eden 150 hasta ile gerçekleştirildi. Hastaların ağrı düzeylerini ölçmek için sayısal değerlendirme ölçeği kullanıldı. Veriler yüz yüze görüşme yöntemiyle toplanıp araştırmacı tarafından veri toplama formuna kayıt edildi. Bulgular: Araştırma sonucunda hastaların %77.3’ünün farklı derecelerde ağrısı olduğu, %22.7’sinin hiç ağrısı olmadığı bulundu. Hastaların bireysel özellikleri, önceki cerrahi bulguları ve başka yerde ağrı bulguları ile cerrahi ağrı arasında ilişki saptanmadı. Hastaların %3’ünün hiçbir analjezik almadığı, %78’inin sadece opioid türü analjezik aldığı geri kalan hastalara da opioid, non streoit anti inflamatuar ilaç (NSAİİ) ve asetominofen (parasetamol) ’in tekli veya kombine şekilde intravenöz (IV) yoldan uygulandığı belirlendi. Sonuç: Cerrahi ağrı insidansının yüksek olduğu, yeni ve kanıtlanmış ağrı giderme tekniklerinin varlığına rağmen bunlardan yeterince faydalanılmadığı görüldü. Hemşireler ağrı tedavisinde güncel yaklaşımları takip etmeli, etkin ağrı tedavisi yöntemlerini kullanmak amacıyla diğer disiplinleri harekete geçirmelidir.Item Osteoporozda Güncel Tedavi(Acıbadem Mehmet Ali Aydınlar Üniversitesi, 2016-01-01) Ünal, Mustafa; Yazgan Aksoy, Duygu; Güler, SerdarÖZET Düşük kemik mineral yoğunluğu ve kemik dokunun mikro yapısında bozulma ile karakterize, kemik frajilitesin de ve kırık riskinde artışa neden olan sistemik bir hastalık olarak tanımlanan osteoporoz dünyada ve ülkemizde önemli bir sağlık sorunu haline gelmiştir. Özellikle postmenopozal kadınlarda olmak üzere milyonlarca insanı et kilemektedir. Yol açtığı kırıklarla yaşam kalitesini düşürmekte, ekonomik ve sosyal yükün yanı sıra morbidite ve mortaliteyi de artırmaktadır. Ortalama yaşam süresinin artması kronik hastalıklarla beraber osteoporoz görülme sıklığını da arttırmaktadır. osteoporozun tanısı ve tedavi prensipleri gözden geçirilmiş ve son kılavuzlar ışığında osteoporoza güncel bir yaklaşım ele alınmaya çalışılmıştır.Item Sentetik Kannabinoidler(Acıbadem Mehmet Ali Aydınlar Üniversitesi, 2016-01-01) Pakiş, Işıl; Polat, OğuzÖZET Sentetik kannabinoidler (SK), kannabinollerin bir alt grubu olup, son yıllarda uyuşturucu kullanımında çok ön planda yer almaya başlamıştır. Bu maddelerin kullanımı günümüzde özellikle gençlerde ve genç erişkinlerde art maktadır. Hem zehirlenmeler nedeni ile Acil servislere başvuran olgular her geçen gün artmakta, hem de ölümle sonuçlanan olgular bildirilmektedir. SK’ların uzun süreli kullanımı esrar kullanımına benzer şekilde bağımlılık sendromuna, yoksunluk belirtilerine ve psikiyatrik semptomlara yol açtığı bildirilmiştir. Akut zehirlenmelerde ise esrardan farklı olarak daha çok uyarıcı ve sempatomimetik madde kullanımında görülenlere benzemektedir. Piyasada satılan karışımların içinde farklı kombinasyon ve oranlarda SK’ler bulunması nedeni ile klinik etkilerin tahmini de zorlaşmaktadır. Çalışmada giderek artan oranlarda kullanılan SK’ların klinik ve farmakolojik özellik leri, kullanım yaygınlığı, adli tıp boyutu, yasal düzenlemeler, önleme ve tedavi boyutlarının tartışılması amaç lanmıştır.Item Yönetimde Yeni Yaklaşımlar: Örgütsel Vatandaşlık Davranışı(Acıbadem Mehmet Ali Aydınlar Üniversitesi, 2016-01-01) Çimen, MesutÖZET Örgütlerin stratejik ortakları olarak kabul edilen insan kaynağının belirlenmiş rol davranışlarının ötesinde örgüt sel etkinliği artırma yönünde gösterecekleri çabalar örgütlerin başarısı açısından giderek önem kazanmaktadır. Yükselen rekabet ortamında örgütlerin geleceğini sahip oldukları nitelikli iş gücü ve bu işgücünün örgüte katkı sunma derecesi belirlemektedir. Bu kapsamda örgütsel vatandaşlık davranışları insan kaynakları yönetimi ve örgütsel davranış çalışmaları içinde giderek önemli bir yer tutmaya başlamıştır. Örgütsel vatandaşlık davranışı belirlenen iş tanımlarının dışında ve üstünde çalışanların örgütün yararına istekli olarak gösterdikleri rol ötesi davranışları ifade etmektedir. Bu çalışmada Örgütsel vatandaşlık davranışının yönetim literatüründe yer alan bo yutları ve örgütler üzerindeki etkilerinden söz edilmiş ve bu kapsamda yapılacak araştırmalar için de farkındalık oluşturulması amaçlanmıştır.
- «
- 1 (current)
- 2
- 3
- »