Sayı 2

Permanent URI for this communityhttps://hdl.handle.net/11443/113

Browse

Search Results

Now showing 1 - 7 of 7
  • Thumbnail Image
    Item
    Laparoskopik Sleeve Gastrektomi Operasyonunun Kısa Dönemde Besin Alımı, Biyokimyasal Kan Parametreleri ve Antropometrik Ölçümlere Etkisinin Değerlendirilmesi
    (Acıbadem Mehmet Ali Aydınlar Üniversitesi, 2021-12-01) Arıtıcı Çolak, Gözde; Sağlam, Duygu
    ÖZET Amaç: Laparoskopik sleeve gastrektominin ameliyat sonrası kısa dönemde (6 ay) besin alımı, antropometrik ölçümleri ve biyokimyasal kan parametrelerine etkisinin değerlendirilmesidir. Gereç-Yöntem: Bu çalışmaya Acıbadem Taksim hastanesine Haziran 2018 – Eylül 2018 tarihleri arasında laparoskopik sleeve gastrektomi operasyonu geçiren 21 gönüllü kadın birey katılmıştır. Çalışmaya katılan kadınların genel özelliklerini belirlemeye yönelik anket formu uygulanmış, operasyon öncesi ve operasyondan 6 ay sonraki besin tüketimleri, vücut ağırlıkları ve biyokimyasal kan parametreleri değerlendirilmiştir. Verilerin değerlendirilmesinde SPSS Windows 22.0 istatistik paket programı kullanılmıştır. Bu çalışma Acıbadem Mehmet Ali Aydınlar Üniversitesi tıbbi araştırmalar değerlendirme kurulu tarafından değerlendirilmiş 2017-4/20 karar numarası ile tıbbi etik yönden uygun bulunmuştur. Bulgular: Çalışmaya katılan kadınların yaş ortalaması 42.04 yıldır. Operasyon öncesi BKI değerleri ortalaması 40.7±8.0 kg/m2 iken altı ayın sonunda 28.9±5.7 kg/m2 olarak belirlenmiş ve aradaki fark istatiksel olarak anlamlı bulunmuştur (p<0.01). Altı ayın sonunda açlık kan glukozu, trigliserit, LDL-kolesterol, total kolesterol, ALT ve AST değerlerinde azalma, HDL-kolesterol değerinde ise artmanın olduğu ve aradaki farkın istatiksel olarak anlamlı olduğu bulunmuştur (p<0.05). Operasyon sonrasında kadınların total enerji ve makro besin öğelerinin alımında önemli azalmanın olduğu belirlenmiştir (p<0.05). Sonuç: Çalışmanın sonunda laparoskopik sleeve gastrektomi operasyonu sonrasında kısa dönemde biyokimyasal kan parametrelerinde ve antropometrik ölçümlerde operasyon öncesi dönem ile karşılaştırıldığında önemli azalmaların olduğu bu durumun uzun dönem devam etmesi ve kaybedilen ağırlığın korunması durumunda obezite kaynaklı hastalıklara yakalanma olasılığının azalabileceği sonucuna varılmıştır.
  • Thumbnail Image
    Item
    Meme Kanseri Radyoterapisinde IMRT ve Konformal Radyoterapi Uygulamaları için Tedavi Planlama Sisteminde Planlanan Doz Dağılımının Rando Fantomda Ölçülen Doz Dağılımıyla Uyumunun Araştırılması
    (Acıbadem Mehmet Ali Aydınlar Üniversitesi, 2021-12-01) Göksel, Özlem; Göksel, Evren; Küçücük, Halil; Garipağaoğlu, Melahat
    ÖZET Amaç: Bu çalışmada, meme kanseri radyoterapisinde kullanılan 3B konformal radyoterapi (3BKRT), Alan içinde alan (Field in Field, FinF) ve yoğunluk ayarlı radyoterapi (IMRT) tekniklerinin planlanan-ölçülen doz farklarının araştırılması amaçlanmıştır. Gereç ve Yöntem: Bu çalışma için su eşdeğeri bolus materyalinden meme şeklinde fantomlar (MŞF) oluşturularak, Alderson rando fantom üzerine yerleştirilmiş ve planlama amaçlı bilgisayarlı tomografisi çekilmiştir. Hedef yapı ve kritik organlar konturlandıktan sonra 3BKRT, FinF ve IMRT teknikleri için planlama (Varian Eclipse 8,6, PencilBeam) yapılmıştır. MŞF‘nın izomerkezden geçen sagital ve transvers düzlemlerine ayrı ayrı Gafchromic EBT2 filmler yerleştirilmiş ve her bir teknik için fantom ikişer kez ışınlanmıştır. İzomerkezden ve izomerkezin 1’er cm anterior-posterir, superior – inferior ve sağ-solundan geçen eksenlerden film üzerinden ölçülen dozlar aynı eksenlerde tedavi planlama sisteminden (TPS) okunan dozlarla kaşrılaştırılmıştır. Bulgular: Uygulanan tekniklerde planlanan-ölçülen doz farkı en yüksek %4.5 ile FinF tekniğinde, en az %0.05 ile IMRT tekniğinde bulunmuştur. Farkların %66.6‘sında ölçülen doz planlanandan daha yüksek bulunurken, bütün farkların %93‘ünde fark %3‘ün altında bulunmuştur. En az fark izomerkezden geçen eksenler boyunca görülürken, izomerkezden uzaklaştıkça farkın artığı bulunmuştur. Eksenlerle farklar arasında anlamlı bir ilişki bulunamamıştır. Sonuç: TPS’te hesaplanan doz dağılımları rando fantom üzerinde film ile ölçülen doz dağılımlarıyla karşılaştırıldığında, en iyi IMRT için olmak üzere her üç teknik için de uyumlu bulunmuştur.
  • Thumbnail Image
    Item
    Nikotinin Sıçan Pankreatit Modelindeki Hafifletici Etkisinde Vagusun Rolünün Araştırılması
    (Acıbadem Mehmet Ali Aydınlar Üniversitesi, 2021-12-01) Kolgazi, Meltem; Güleken, Zozan; Kolbaşı, Bircan; Başıbüyük, Canberk Sami; Ercan, Feriha; Yeğen, Berrak Ç.
    ÖZET Nikotinin birçok farklı dokuda anti-inflamatuvar etkilere sahip olduğu ve bu etkileri kolinerjik anti-inflamatuvar yolağı aktive ederek gerçekleştirdiği gösterilmiştir. Çalışmada akut pankreatit modelinde nikotin tedavisinin etkilerini ve bu etkilerin kolinerjik yolla ilişkisini araştırmak amaçlanmıştır. Wistar albino sıçanların pankreas-safra ortak kanalı bağlanırken (PSKB),bir gruba da yalancı-cerrahi (YC) uygulandı. PSKB sıçanlara vagal aferent denervasyon (perivagal kapsaisin; 10mg/ml) veya trunkal vagotomi uygulandı ya da vagusları sağlam bırakıldı. PSKB grupları cerrahi sonrası ikiye ayrılarak 4 gün boyunca intraperitoneal nikotin (1 mg/kg/gün) ya da serum fizyolojik verildi. Dördüncü günde dekapitasyonu takiben, serumda tümör nekroz faktör (TNF)-∝ ve interlökin (IL)-10 ölçümü, akciğer, karaciğer ve pankreas dokularında miyeloperoksidaz aktivitesi (MPO), malondialdehit (MDA), glutatyon (GSH) ölçümleri ve histolojik inceleme yapıldı. TNF-∝ düzeyi PSKB grubunda YC grubuna göre belirgin şekilde daha yüksekken, nikotin tedavisi alanlarda belirgin şekilde daha düşüktü. IL-10 düzeyi ise SF tedavisi almış PSKB grubunda YC grubuna göre daha düşüktü ve nikotin tedavisi ile arttığı gözlendi.YC grubuna göre PSKB grubunun pankreas, karaciğer ve akciğer dokularında mikroskopik hasar, MDA, MPO düzeyleri artarken GSH düzeyleri azaldı. Nikotin tedavisi ile karaciğer ve pankreas dokularındaki hasar, MDA, MPO düzeyleri azaldı ve GSH miktarları korundu. Vagal aferent denervasyon ya da trunkal vagotomi yapılması nikotinin bu koruyucu etkilerini değiştirmedi. Sonuçlar, nikotinin pankreatit hasarına karşı koruyucu etkilerini vagal yoldan bağımsız olarak, doğrudan immün hücreler üzerindeki ∝7nAChR aktivasyonu ile nötrofil infiltrasyonunu ve pro-inflamatuvar sitokinleri inhibe ederek gerçekleştirdiğini ortaya koymaktadır.
  • Thumbnail Image
    Item
    Dispne Yönetiminde El Fanının Etkisi
    (Acıbadem Mehmet Ali Aydınlar Üniversitesi, 2021-12-01) Kocatepe, Vildan; Can, Gülbeyaz
    ÖZET Dispnenin yönetiminde farmakolojik yaklaşımların yanı sıra farklı non farmakolojik yaklaşımlar da kullanılmaktadır. Yüze soğuk hava uygulamasının 2. ve 3. trigeminal sinirlere soğutma ve hava akışı sağlayarak nefes darlığını azaltıp, egzersiz toleransını arttırdığı belirtilmiştir. Bu mekanizmanın nazal ya da hava yolu mukozasının soğutulması ya da yüz derisinin serinletilmesi ile ortaya çıktığı düşünülmektedir. Farklı bir bakış açısı ise el fanının solunum afferent sinirlerinden gelen sinyallerin beyin tarafından algılanmasını değiştirerek psikolojik ve duygusal yönetimi sağladığıdır. Yapılan çalışmalarda orta ve şiddetli dispneli hastalara beş dakika boyunca, 15 cm uzaktan, burnun iki yanı ve üst dudağın üst kısımlarına fan uygulanmasının etkili bir yaklaşım olabileceği bildirilmiştir. Bazı çalışmalarda el fanı uygulamasının dispne ile birlikte solunum sayısı ve oksijen saturasyonunu da etkilediği görülmüştür. Pil ile çalışan el fanları hem ucuz hem de taşıması kolay olması ile hastaların tercih edeceği bir araçtır. El fanı uygulamasının yan etkilerinin olmaması ve uygulanabilirliğinin kolay olması hastanın yaşam kalitesini arttırabilir. Bu derlemenin amacı dispnenin yöentiminde el fanının etkisini tartışmaktır.
  • Collection
    Derlemeler
  • Collection
    Olgu Sunumları