Browsing by Author "Tözün, Nurdan"
Now showing 1 - 5 of 5
- Results Per Page
- Sort Options
Item Anemiye Neden Olan Dev İnflamatuar Fibroid Polip: Olgu Sunumu(Acıbadem Mehmet Ali Aydınlar Üniversitesi, 2010-04-01) Vardareli, Eser; Tiftikçi, Arzu; Tözün, Nurdan; Özveri, Emel; Ertem, MetinÖZET Giriş ve amaç: İnflamatuar fibroid polip gastrointestinal sistemin nadir görülen, en sık mide antrumundan köken almakla birlikte gastrointestinal sistemin her yerinde görülebilen lezyonudur. Genellikle 1-3 cm boyutların da olan lezyonun tanısı obtrüksiyona bağlı yakınmalarla veya rastlantısal olarak konulmaktadır. Yazımızda anemiye neden olan dev ileal inflamatuar fibroid polip olgusu sunulmuştur. Olgu: 53 yaşında erkek hasta son haftalarda gelişen güçsüzlük ve renk sol gunluğu yakınması ile başvurdu. Fizik muayene ve laboratuar incelemeleri ile demir eksikliği anemisi tanısı konuldu. Anemi etiyolojisi araştırılırken ya pılan kolonoskopide terminal ileumda valv’den yaklaşık 20 cm proksimalde 7-8 cm boyutunda pedinküle polipoid lezyon mevcuttu. Hastaya laparosko pik segmenter ince barsak rezeksiyonu yapıldı. Lezyonun patolojik incele mesinde iltihabi fibroid polip saptandı. Sonuç :İnflamatuar fibroid polip demir eksikliği anemisine yol açabilen poli poid nitelikteki oluşumların ayırıcı tanısında göz önünde bulundurulmalıdır.Item Helikobakter Pilorinin Midede Yerleşim Yeri(Acıbadem Mehmet Ali Aydınlar Üniversitesi, 2010-07-01) Tiftikçi, Arzu; Çiçek ,Bahattin; Vardareli, Nesliar Eser; Saruç, Murat; Sağlıcan, Yeşim; Tözün, NurdanÖZET Amaç: Helikobakter pilori (H.pilori) gastrotropik bir bakteridir. Sadece mide epitelinde kolonize olabilir. Mide içerisinde yerleşim yeri; varlığını test etmek istediğimiz zaman daha da önem taşır. Kronik yüzeysel H.pilori gastriti zamanla atrofik gastrite sebep olur ve gastrit daha çok korpus baskın hale gelir. Böylece aslında antruma yerleşmeyi seven H.pilorinin yaş ilerledikçe veya atrofi geliştikçe korpusa yerleştiği düşünülmektedir. Bu çalışmanın amacı; hem antrum hem de korpustan biyopsi alınan ve H.pilorinin pozitif saptandığı hastalarda bakterinin yerleşim yerini araştırmaktır. Hastalar ve Yöntem: Mart 2009 ile Ekim 2009 tarihleri arasında Acıbadem Kozyatağı ve Maslak hastanelerinde endoskopi yapılarak hem korpus hem de antrumdan biyopsi alınan tüm hastaları retrospektif olarak inceledik. H.pilori saptanan hastalarda bakterinin yerleşim yerini araştırdık. Bulgular: Toplam 290 hasta çalışmaya alındı. H.pilori hastaların %37’sinde pozitifti. 290 hastanın 182’sinde (106 kadın, 76 erkek; ortalama yaş 41 (20–88)) H.pilori bulunmuyordu. 108 (55 kadın, 53 erkek; ortalama yaş 41 (19–76)) H.pilori pozitif hastanın 85 (%78)’inde bakteri hem antrum hem de korpusta kolonize, 19 (%17)’unda sadece antrumda, 4 (%3.7)’ünde sadece korpusta kolonize idi. Atrofi H.pilori negatif hastaların 6’sında (%3.3), pozitif hastaların 4’ünde (%3.7) vardı. Antrumda saptanmayıp korpusta H.pilori olan 4 hastanın sadece birinde atrofi vardı. H.pilorinin yerleşim yeri ile hastalarin yaşı, cinsiyeti, reflü özofajiti, ülser, atrofi, intestinal metaplazi varlığı arasında ilişki yoktu. Sonuç: Bu retrospektif çalışmaya göre antrumda H.pilori saptanmayan hastalarda korpusta H.pilori saptanma olasılığı çok düşüktür. H.pilorinin endoskopik biyopsilerle tanımlanmasında sadece antrum biyopsisi önerebilmek için daha geniş olgulu çalışmalara ihtiyaç vardır.Item Mide Ülserli Hastalarda Endoskopi Tekrarı Akılcı Bir Yaklaşım mı?(Acıbadem Mehmet Ali Aydınlar Üniversitesi, 2010-01-01) Saruç, Murat; Böler, Deniz; Karaarslan, Mehmet; İnce, Ümit; Raşa, Kemal; Uras, Cihan; Çakmakçı, Metin; Tözün, NurdanÖZET Giriş ve Amaç: Midede izlenen lezyonlarda benign olanlar ile malign olanların ayrımında tekrar endoskopi gerekliliği yaygın olarak kabul edilmiş bir yaklaşımdır. Fakat klinik pratikte hastaları ikinci veya üçüncü gastroskopi için ikna etmek kolay olmamaktadır. Gastroenteroloğun kendi kliniği tabanlı verileri ile endikasyonlarını kontrol etmesi, hastalarına kanıta dayalı tıp uygulayabilmesi için gereklidir. Bu çalışmada kliniğimizdeki tekrar endoskopi endikasyon ve sonuçlarını değerlendirdik. Yöntem: Tekrar endoskopiyi kabul eden ve ilk endoskopisinde malign olduğu kanıtlanabilen lezyonu olmayan hastalar çalışmamıza alındı. Hastalar son tanı, tanıya ulaşabilmek için gereken endoskopik işlem sayısı ile endoskopik ve patolojik bulgular yönünden değerlendirildiler. Bulgular: Gastrik ülserli seksen üç hastaya tekrar endoskopisi yapıldı. Ortalama endoskopi sayısı 2.15 idi. Dokuz hastada 3, 3 hastada 4 endoskopi işlemi gerekli olmuşken, hiç bir hastada 5.kez endoskopi işlemi yapmak gerekli olmamıştır. Seksen üç hastanın 77’sinde tekrar endoskopide ülser gözlenmedi. Fakat 6 hastada (%7.2) malign ülser olduğu kanıtlandı. Bunların 4’ü ikinci endoskopide tanınırken, iki hastanın tanısı ancak 3. işlemler sonrasında doğrulanabildi. Hastaların 5’inde gastrik adenokanser bulunurken, diğer olguda gastrik lenfoma saptandı. Beş gastrik kanserli hastanın 2’sinde (%40) erken mide kanseri olduğu görüldü. Sonuç: Çalışma sonuçlarımız gastrik ülser saptanan hastalarda tekrar endoskopilerinin gerekliliğini doğrulamaktadır. Olgularımızdaki malignansi oranı %7.2’dir. Bu yüksek oran klinisyeni ve endoskopisti tekrar endoskopileri yaparak gastrik ülser iyileşmesinin doğrulanması gerekliliği konusunda cesaretlendirmelidir.Item Nadir Görülen Bir Tümör: Primer Berrak Hücreli Hepatosellüler Karsinom(Acıbadem Mehmet Ali Aydınlar Üniversitesi, 2014-04) Küçükmetin, Nurten Türkel; Gürlüer, Ercüment; Kırımlıoğlu, Hale; Akman, Haluk; Boztaş, Güngör; Tözün, NurdanÖZET Karaciğerin berrak hücreli karsinomu, hepatosellüler karsinomun (HSK) bir varyantıdır ve tüm karaciğer kanserlerinin %10’dan azını oluşturur. Sirotik karaciğer zemininde gelişir yada hepatit C ile ilişkilidir, cerrahi rezeksiyon en iyi tedavi yaklaşımıdır. Biz nonsirotik karaciğerde primer berrak hücreli hepatosellüler karsinom gelişimini ve ileri yaşa rağmen cerrahi rezeksiyon yapılan olgumuzu sunduk.Item Sirotik Hastalarda Hepatoselüler Kanser Taramasında Tomografi(Acıbadem Mehmet Ali Aydınlar Üniversitesi, 2011-10-10) Tiftikçi, Arzu; Sever, Ali; Tüney, Davut; Karagöz, Yeşim; Tözün, Nurdan; Özdoğan, OsmanÖZET Amaç: Hepatoselüler kanser (HSK) kronik karaciğer hastalarında önemli mortalite nedenidir. Bu çalışmanın amacı sirotik hastalarda HSK taraması yapılırken 6 aylık alfa-feto protein (AFP) ve ultrasonografi (USG)’ye ek ola rak yıllık bilgisayarlı tomografi (BT) takibinin etkisini ve maliyet analizini araştırmaktır. Hastalar ve Yöntem: İki yıl boyunca toplam 39 sirotik hasta 6 aylık USG ve AFP ölçümüne ek olarak yıllık abdominal BT ile izlendi. Bulgular: Hastaların 22’si erkek, 17’si kadındı (ortalama yaş: 62 ± 10). Onbeş hasta hepatit B ile, 9 hasta hepatit C ile, 4 hasta hem hepatit B hem de C ile infekteydi. Ayrıca 3’ü hepatit B virusu ile infekte ve alkol kötüye kullanımı vardı. Yine bir hasta hem hepatit C ile infekteydi, hem de alkol kötüye kulla nımı vardı. Yedi hasta kriptojenik siroz nedeniyle takipteydi. Hastaların siroz tanısı ile takip süreleri ortalama 3.4 ± 2.7 yıldı. Bu tanılar klinik, biyokim yasal, ultrasonografik ve endoskopik bulgularla koyuldu. Takip sırasında 39 hastanın beşinde BT’de 1,2 ile 5 cm arasında değişen karaciğer kitleleri sap tandı. Bu beş kitleden sadece biri ek incelemeler sonrası rezeksiyon gerekti ren malignite çıktı. Bu da HSK değil kolanjiokarsinomaydı. Diğer dört hasta da ise ek olarak yapılan abdominal magnetik rezonans görüntüleme (MRG) veya BT arteriografiye rağmen herhangi bir lezyon saptanmadı. Bir hasta nın altı ayda bir yapılan AFP+USG incelemesinin maliyeti 150 TL, yıllık 39 hastanın maliyeti ise 11700 TL idi. Otuz dokuz hastanın yıllık abdominal BT bedeli ise 9009 TL idi. Beş hastaya yapılan ek incelemelere baktığımızda ek incelemelerin maliyeti ise 1947 TL idi. Sonuç: BT ile yapılan ek inceleme HSK’nin erken saptanmasını sağlamadığı gibi sirotik hastaların yıllık takip maliyetini arttırmaktadır.