Derlemeler

Permanent URI for this collectionhttps://hdl.handle.net/11443/374

Browse

Search Results

Now showing 1 - 2 of 2
  • Thumbnail Image
    Item
    Lenfödem Tanı ve Tedavisine Güncel Bakış
    (Acıbadem Mehmet Ali Aydınlar Üniversitesi, 2020-01-01) Turna, Işıl Fazilet Turna
    ÖZET Lenfödem, cilt ve cilt altı dokuda proteinden zengin interstisyel sıvının birikmesi ile oluşan kompleks bir durum dur. Ekstremitedeki hacimsel ve cilt dokusundaki kozmetik değişiklikler hastanın günlük yaşamını ve psikososyal durumunu olumsuz etkilemektedir ve tedavi edilmez ise ilerlemeye devam etmektedir. Lenfödem, primer ya da sekonder nedenlere bağlı olabilir. Primer lenfödemde en sık görülen anomali tipi, hipoplazik tip lenf damarlarıdır. Sekonder lenfödemin en sık tipi, gelişmiş ülkelerde meme kanseri cerrahisi sonrası görülürken gelişmekte olan ülkelerde, parazitlerdir (filaryazis). Lenfödemin tanısı, evrelendirilmesi ve şiddetinin ölçülmesinde henüz altın standart bulunmamaktadır. Öykü ve muayeneden sonra, klinik pratikte en sık kullanılan teknik ultrasonografidir. Lenfödem tedavisinin ilk basamağı ekstremiteyi normal ya da normale yakın boyuta ulaştırmak ve komplikasyon ları önlemektir, çünkü tedavide kür yoktur. Komplet dekonjestif terapi, lenfödem ve ilişkili durumlarda kullanılan, manuel lenf drenajı, kompresyon tedavisi, remedeal egzersizler, cilt bakımından oluşan 4 bileşenli bir tedavidir. Bu tedavi 2 fazlı olarak yapılmaktadır. Faz 1 yoğun veya dekonjestif tedavidir. Faz 2 de ise bası giysileri ve gece bandajı ile faz 1 deki kazanımları sürdürebilmesi amaçlanır. Bu dönem ömür boyu devam eder. Sonuç olarak lenfödem, izole bir tablo veya hayatı tehdit eden sistemik bir sendrom olabilir. Tanı, tedavi ve takip aşamasında multidisipliner yaklaşılmalıdır.
  • Thumbnail Image
    Item
    Pathology of Hepatocellular Adenoma: Subtypes and Rare Morphologic Features
    (Acıbadem Mehmet Ali Aydınlar Üniversitesi, 2020-01-01) Hayırlıoğlu, Ecem Çağla; Fotioğlu, Hristina; Kırımlıoğlu, Hale
    ABSTRACT Background: The molecular classification has been divided HCA into four main subgroups: hepatocyte-nuclear-factor-1a mutated (H-HCA), B-catenin type (HA-B), inflammatory type (HA-I) and unclassified type. Those subgroups were linked with risk factors, clinical behavior, histological features, imaging and malignant transformation. Subtyping is useful to predict HA’s behavior and also to detect morphology which may have the potential to affect the prognosis. We aimed to review subtype features of our hepatocellular adenoma cases and discuss the importance of the rare morphologic features. Methods: Fifteen Hepatocellular adenoma cases (10 resections, 3 explants and 2 biopsies) were included in this study. Hematoxylin and eosin (H&E) stained slides, Reticulin and Masson’s trichrome stains, as well as immunohistochemical studies (IHC), were used to evaluate general morphologic and immunophenotypic features performed with B-catenin, SAA amyloid and Glutamine Synthetase(GS) using standard laboratory techniques in the Ventana Benchmark Ultra platform. CD34 immunohistochemical stains were performed on atypical cases to evaluate the presence of vascularization. Results: By morphologic features and Immunohistochemistry, 3 HA-B (%20), 4 HA-I (%26.6), 4 HA-H (%26.6) and 4 HA-U (%26.6) cases were classified. Two HA cases had Dubin-Johnson pigment and Two of the beta-catenin mutated HAs had bone marrow metaplasia. In one of the cases, malignant transformation in the HA was present. The microscopic findings included hemorrhage, pigment formation, granuloma formation, presence of inflammation, presence and degree of steatosis, preserved or non-preserved reticulin network. Conclusions: Besides the classic morphologic features; granuloma formation, pigmentation, bone marrow metaplasia can be seen in HAs. Although the prognostic significance of those is not known, they are considered to have a role in the development and progression of HA.