Sayı 1

Permanent URI for this communityhttps://hdl.handle.net/11443/48

Browse

Search Results

Now showing 1 - 10 of 11
  • Thumbnail Image
    Item
    Yeniden Ameliyat Gerektiren Maksillofasiyal Travma Olgusu
    (Acıbadem Mehmet Ali Aydınlar Üniversitesi, 2011-01-01) Açıkel, Cengiz; Saray, Aydın; Yılmaz, Kahraman Berkhan
    ÖZET Motosiklet kazasına bağlı orbito-zigomatiko-maksiller kırık ve çift taraflı mandibula kırığı nedeniyle 2.5 ay önce başka bir sağlık merkezinde açık re düksiyon ve mini plak-vida ile tespit ameliyatı yapılan 25 yaşındaki bir er kek hasta çift görme, enoftalmi, vertikal distopi ve dişlerde kapanış bozuk luğu ile başvurdu. Hasta yeniden ameliyata alındı ve başarılı şekilde teda vi edild
  • Thumbnail Image
    Item
    Venöz Sinüs Trombozu Tanısında MRG’de Gradient Eko Sekansının Önemi
    (Acıbadem Mehmet Ali Aydınlar Üniversitesi, 2011-01-01) Kaya, Dilaver; Yıldız, Erdem
    ÖZET Venöz sinüs trombozu nadir görülen bir hastalıktır. Hastalar başağrısı, kra niyal sinir tutulumu, fokal nörolojik defisit, epileptik atak ve bilinç bulanık lığı ile başvurabilir. Daha önce hiçbir sağlık problemi olmayan 32 yaşındaki erkek hasta başağrısı, sol tarafta belirgin iki taraflı kuvvet kaybı ve sol ho monim hemianopsi kliniği ile acil servise başvurdu. Kranial MR görüntüle mede, gradient eko T2* (GRE) sekans görüntülerde transvers sinüste, jugu ler vende ve parankim içi venöz yapılarda belirgin hipointensite gözlendi. GRE bulgularına göre hastada VST tanısı düşünüldü ve tanı kontrastsız TOF MR-venografi ile doğrulandı. Hasta önce heparin ile antikoagüle edildi, 2 gün içinde başağrısı azaldı, daha sonra tedaviye warfarin ile devam edildi. Bir hafta sonra başağrısı ve nörolojik defisit tamamen düzeldi. VST tanısın da MRG’de GRE sekansı önemli bilgiler sağlayabilir.
  • Thumbnail Image
    Item
    Yenidoğanda Bilateral Büyük Multikistik Overlerler ve Primordial Foliküllerin Yokluğunda Tedavi Seçiminde Güçlük: Bir Olgu Sunumu
    (Acıbadem Mehmet Ali Aydınlar Üniversitesi, 2011-01-01) Abbasoğlu, Latif; Türk, Ali; Özcan, Alihan
    ÖZET 30 yaşında, gravida 1 hastanın 30. gebelik haftasında yapılan rutin ultra sonografisinde fetusta her ikisi de 5’ er cm çapında olan bilateral over kis ti saptandı. Postnatal ultrasonografi ve MR her iki overde (R:10 cm, L:7 cm) solid komponent olmaksızın multikistik lezyonlar ve barsak ve böbreklerde itilme ortaya koydu. Operasyonda bilateral wedge biyopsi alındıktan sonra drilling işlemi ile kitleler küçültüldü. Histopatolojisinde hiç primordial foli kül görülmezken, multipl aluteinize folikül kisti olarak rapor edildi. Olgu muz özellikle bilateral olduğundan ve normal over dokusu bulunmadığın dan tedavi seçimi açısından güçlük arzetmektedir.
  • Thumbnail Image
    Item
    Sezaryen Doğumda İnsidental Omental Kist Hidatik: Olgu Sunumu
    (Acıbadem Mehmet Ali Aydınlar Üniversitesi, 2011-01-01) Öztürk, Harika Bodur; Selam, Belgin; Bilgi, Selçuk
    ÖZET Kist hidatik gebelik sırasında nadir rastlanan, tüm organları tutabilen parazitik bir patolojidir. Otuz altı yaşında ilk gebeliği bulunan hasta ya 39. gebelik haftasında maternal istek nedeniyle elektif sezaryen do ğum planlandı. Hastanın özgeçmişinde, 14 yıl önce geçirilmiş karaci ğer kist hidatik operasyonu bulunmaktaydı. Kanama kontrolü sırasın da, omentumda düzgün yüzeyli beyaz renkli, semikistik kitle palpe edil di. Kistektomi uygulandı. Histopatolojik inceleme sonucu kist hidatik olarak bildirildi. Gebelik sırasında hücresel bağışıklığın azalmasıyla hastalığın tekrar lama veya hızlı ilerleme riski bulunmaktadır. Hastalığın gebelikte na dir görülmesi nedeniyle, gebelik sırasında nüks oranları bilinmemekte dir ve tedavi konusunda fikir birliği yoktur. Gebelik sırasında tanı konu lan olgularda, cerrahi ile kistin eksizyonu önerilen ve tercih edilen te davi yöntemidir.
  • Thumbnail Image
    Item
    Pankreatoblastom: Çocukluk Çağının Nadir Bir Tümörü
    (Acıbadem Mehmet Ali Aydınlar Üniversitesi, 2011-01-01) Türk, Ali; Saygılı, Özlem; Can, Ulaş; Örmeci, Tuğrul; Ayan, İnci
    ÖZET Pankreatoblastom pankreas kaynaklı nadir görülen bir çocukluk çağı tümö rüdür. Çocuklarda en sık görülen pankreas tümörü olmakla beraber litera türde yaklaşık 100 olgu bildirilmiştir. Çalışmamızda pediatrik pankreatob lastom olgusunun radyolojik görüntüleme bulguları sunulmuştur. Karın sol üst kadranda ailesi tarafından farkedilen ele gelen kitle şikayeti ile başvu ran dört yaşındaki kız çocuğunda tüm batın ultrasonografisinde kistik nek rotik alanlar ve kalsifikasyon kümeleri içeren heterojen görünümde kitle saptandı. BT ve MRG’de kitlenin pankreas kuyruk ve korpus kesiminden kay naklandığı görüldü. Ayrıca karaciğerde metastaz ile uyumlu lezyonlar sap tandı. Biyopsi sonrası pankreatobastom tanısı konulan olguya total kitle ve metastaz rezeksiyonu yapılarak kemoterapi uygulandı. Pankreatoblastom ender görülmekle beraber çocuklarda üst karın bölgesinde yerleşim göste ren kitlelerin ayırıcı tanısında düşünülmelidir.
  • Thumbnail Image
    Item
    Organ Korunması
    (Acıbadem Mehmet Ali Aydınlar Üniversitesi, 2011-01-01) Yalın, Aymelek; Keskinöz, Elif Nedret; Kızaran, Aytül
    ÖZET Transplantasyon için bekleyen hasta sayısı, elde edilen organların çok üstü ne çıkmıştır. Organları korumak için geliştirilen teknoloji de önemli derece de gelişmiştir. Organların çıkartılması, korunması ve nakledilmesi sırasında, iskemi ve hipotermiye bağlı hasar meydana gelir. Organ koruma teknikleri nin amacı, bu hasarı en aza indirmek, organ fonksiyonu ve graft yaşama sü resini en iyi duruma getirmektir. Hipotermik koruma için iki teknik kullanılır; basit soğuk saklama ve sürek li hipotermik perfüzyon. Basit soğuk saklamada, organ soğuk koruyucu sıvı ile yıkanır ve içinde aynı sıvının olduğu torbaya konulur. Bu torba, içinde kı rılmış buzların olduğu ikinci bir torbaya yerleştirilir. Sürekli hipotermik per füzyonda, organ içinde sürekli basınçla perfüzyonu sağlayan bir makine kul lanılır. Bu makalede organ korunmasının ilkeleri, patofizyolojisi ve teknikleri tar tışılarak, bugünkü transplantasyonda kullanılan çeşitli koruyucu sıvılar tar tışılmıştır.
  • Thumbnail Image
    Item
    Burun Deliğinde Bazal Hücreli Karsinom: Olağan Bir Tümör, Olağandışı Bir Yerleşim
    (2011-01-01) Mansur, Ayşe Tülin; Aydıngöz, İkbal Esen; Göktay, Fatih; Akkaya, Ayşe Deniz; Güneş, Pembegül
    ÖZET Bazal hücreli karsinom (BHK) burunda sık yerleşir, ancak tümörün burun boşluğu tabanı ve burun deliklerinden başlaması çok nadirdir. Altmış iki ya şında bir erkek hasta sağ burun deliğinde 10 yıl önce başlayıp ilerleyen ül serli bir plak nedeniyle başvurdu. Bu bölgeye travma veya aşırı ve uzun süre li güneş teması belirtilmedi. Öyküde immünsüpresyona yol açacak herhan gi bir hastalık veya tedavi de tanımlanmadı. Deri muayenesinde sağ burun deliğinin alt ve yan duvarlarında deri renginde ve pembemsi küçük papül lerin oluşturduğu, kabarık kenarlı, ortası yüzeyel olarak ülserleşmiş bir plak saptandı. Lezyon sınırları tam olarak belirlenememekle beraber burun boş luğuna doğru uzanım gösteriyordu. Tüm vücut deri muayenesinde nevoid BHK sendromuna ait herhangi bir bulguya rastlanmadı. Histopatolojik ince lemede deri ve mukozayı tutan solid tipte BHK saptandı. Burunda yerleşen BHK’u ele alan geniş olgu çalışmalarda burun deliklerinin tutulumuna çok ender rastlandığı görülmektedir. Bu durumun nedeni tam olarak bilinmemektedir, ancak göreceli olarak düşük ultraviyole ışık ve he nüz tam olarak tanımlanmamış başka faktörlerin etkili olması muhtemel dir.
  • Thumbnail Image
    Item
    Genetik Absans Epilepsili Sıçanların (GAERS) Hipokampusunda Glukoz–6-Fosfataz’ın Histokimyasal Olarak Dağılımı
    (Acıbadem Mehmet Ali Aydınlar Üniversitesi, 2011-01-01) Şentürk, Gözde Erkanlı; Midillioğlu, Şükrü; Bolkent, Şehnaz; Arbak, Serap
    ÖZET Epilepsi tekrarlayan nöbetlerin varlığı ile belirgin ve sıklıkla geçici bilinç ka yıplarına neden olan bir hastalıktır. Absans epilepsi modeli için kullanılan de ney hayvanları olarak bilinen Genetik Absans Epilepsili Sıçanlar (GAERS) gene tik olarak belirlenmiş nöbetler geçirmekte olup, 1980’li yıllardan itibaren in san absans epilepsi modelini teşkil edecek şekilde deneysel çalışmalarda kulla nılmaya başlanmıştır. Bu çalışmada, absans epilepsi modeli için kullanılan GA ERS sıçanlarda beyinde karbonhidrat metabolizmasında anahtar bir enzim olan glukoz-6-fosfataz aktivitesindeki değişiklik histokimyasal metotlarla araştırıl mış ve hipokampusdaki glukoz metabolizması – glukoz-6-fosfataz – epilepto genez ilişkileri kontrol grubunu oluşturan Wistar albino sıçanlarla kıyaslanarak belirlenmeye çalışılmıştır. Kontrol gruplarında, epileptik olmayan Wistar albi no (Rattus norvecigus) 4 aylık (n: 4), erkek, 220–240 gr ağırlığında sıçanlar kul lanıldı. Deney gruplarında ise 6 aylık (n: 4), 250–300 gr ağırlığında, EEG’de ab sans nöbetler geçirdikleri belirlenmiş olan GAERS sıçanlar kullanıldı. Her iki de ney grubunda hipokampusun Dentat Girus (DG) ve Cornu Ammonis (CA) bölge lerine glukoz–6-fosfataz histokimyası uygulandı. Kontrol grubu sıçanlara kıyas la GAERS sıçanlarda DG ve CA bölgelerinde glukoz–6-fosfataz reaktivitesinde bir artış olduğu enzim histokimyası uygulaması sonrası saptandı. Sonuç olarak, ge neralize konvulzif atakların glukoz kullanımını arttırdığının bilinmesinden yola çıkarak epilepsi vakalarında merkezi olarak verilecek glukoz–6- fosfatazın teda viye yönelik olarak kullanımını destekler deneysel çalışmaların da ileride yapıla bileceğini düşünmekteyiz.
  • Thumbnail Image
    Item
    Sıçan Striatal Dilimlerinden Bazal ve Uyarılma Koşullarında Asetilkolin ve Kolin Salıverilmesine Dopamin Reseptör Antagonistlerinin Etkisi
    (2011-01-01) Ulus, İsmail H.
    ÖZET Amaç: Bu çalışmanın amacı dopamin reseptör antagonisti maddelerin sı çan striatal beyin dilimlerinden asetilkolin ve kolin metabolizmasına etki lerini incelemekti. Yöntemler: Sıçan beyninden striatal bölgeden hazırlanmış dilimler değişik düzeylerde dopamin reseptör antagonisti içeren fizyolojik sıvı solüsyonla bazal ve uyarılma koşullarında perfüze edildi. Perfüzata salıverilen ve do kuda bulunan asetilkolin ve kolin radioenzimatik yöntemle ölçüldü. Bulgular: Striatal dilimlerden bazal ve uyarılma koşullarında perfüzata ase tilkolin ve kolin salıverilme hızları, sırayla, 49±5 pmol/mg protein/10 daki ka ve 321±14 pmol/mg protein/10 dakika oldu. Ortamda dopamin resep tör antagonistlerin [flufenazin (0,1-100 μM), haloperidol (1-10 μM), thio ridazin (1-10 μM), sulpirid (1-10 μM) ve etiklopirid (1-10 μM)] bulunması perfüzata asetilkolin ve kolin’in bazal salıverilme hızını etkilemedi. Striatal dilimler yüksek K+ (50 μM) ya da elektrikle (15 Hz, 1 ms ve 80 mA) uyarıl dığında asetikolin salıverilme hızı artarak, sırayla, 938±108 pmol/mg pro tein/10 dakika ya da 398±22 pmol/mg protein 10 dakika’ya çıktı. Sulpirid (100 μM) ve etiklopirid (10 μM) yüksek poatsyumla ya da elektrikle uya rılma sırasındaki asetilkolin salıverilmesini %50 kadar baskılarken, flufena zin (0,1-100 μM) haloperidol (1-10 μM), thioridazin (1-10 μM) etkisiz oldu. Flufenazin (10 μM) dopamin reseptör agonisti piripedil’in yüksek potas yumla uyarılma sırasında asetilkolin salıverilmesinde neden olduğu baskı lanmayı önledi. Sulpirid (100 μM) ve etiklopirid (10 μM) piripedil’in yüksek K+ uyarılma sırasında asetilkolin salıverilmesine olan etkisini bloke edeme diler ve arttırıcı yönde etki gösterdiler. Dopamin nöronlarının 6-hidroksido pamin tarafında kimyasal tahribi striatal dilimlerden bazal ve uyarılma ko şullarında dopamin salıverilmesini azalttı, fakat asetilkolin ve kolin salıve rilmesini etkilemedi. Sonuçlar: Bu bulgular bazı dopamin reseptör antagonistlerinin (sulpirid ve etiklopirid gibi) uyarılan strital dilimlerden kolin salıverilmesini etkileme den asetilkolin salıverilmesini baskıladıklarını, diğerlerinin (flufenazin, thi oridazin, haloperidol gibi) ise böyle bir etkisi olmadığını göstermektedir.
  • Thumbnail Image
    Item
    In Utero Etanol Uygulamasının Sıçan Testis Morfolojisi Üzerine Etkileri
    (2011-01-01) Çanıllıoğlu, Yasemin Ersoy; Ercan, Feriha
    ÖZET Amaç: Etanol, erkeklerde testislerde atrofiye, germ hücrelerinde kayba, sperm üretiminde azalmaya, seminifer tübül çaplarında azalmaya ve testis ağırlığında düşüşe neden olur. Gebelik döneminde etanol uygulaması hem dişilerde hem de erkeklerde reprodüktif fonksiyonları bozarak fetuste tera tojenik etki göstermektedir. Bu çalışmanın amacı in utero etanol uygulanan sıçanların testisindeki değişimleri incelemektir. Yöntem: Bu çalışmada 2 deney grubu kullanılmıştır: 1) Kontrol grubu. 2) Al kol grubu. Alkol grubundakilere gestasyonel 14.günden itibaren doğuma kadar %30 etanol içeren sıvı verilmiştir. Deney ve kontrol grubundaki anne sıçanlardan doğan erkek yavrulardan 0., 15., 30. ve 90. günlük dönemlerde testis örnekleri alınmış, rutin parafin takibi uygulanmış ve kesitlere morfo lojik inceleme için Masson’un üçlü boyaması uygulanmıştır. Bulgu: Alkol neonatal grubunda bazı seminifer tübüllerde düzensizlik ler gözlenirken zamana bağlı olarak seminifer tübüllerde dejenerasyon ve spermatogenik hücre serilerinde azalma gözlenmiştir. Alkol neonatal ve postnatal 15. gün grubunda mezenkimal bağ dokusunun fazla olduğu, postnatal 30 gün ve 90 gün grubunda da interstisyel bağ dokunun artmış olduğu görülmüştür. Sonuç: Sonuç olarak, gestasyonel dönemde alınan alkol, erkek yavrularda seminifer tübüllerde spermatogenik hücre serilerinde azalmaya neden ol maktadır. Buna bağlı olarak gebelik döneminde alınan alkol, erkeklerde testiste atrofiye ve spermatogenik serideki hücre sayısını azaltarak inferti liteye sebep olabilir.